Pages

17 Aralık 2010 Cuma

Aşkın İki Cevabı

Bir belkiyi beklercesine bakıyordum gözlerine. Ama biliyordum, bu aşk kaldıramazdı bilinmezleri. İki şık vardı; ya sonsuza dek kaybolmaktı gözlerinde ya da çekip gitmekti en derin uykulardan. Ya evet demeliydi sonsuzluğa ya da hayıra hapsetmeliydi ruhumu, kabuslara.. Ya seninle olmaktı ya da sensizliğe koşmaktı. Ama bu aşk daha fazla kaldıramazdı belkiyi. Söylenmeliydi söylenmemiş ne varsa. Ve belkilere tutsak sevgili, öğrenmeliydi sonsuza dek sürecek cevabın senle ya da sensiz olacağını. Ama tüm mesele şuydu; aşkın söylenmemiş cümleleri nasıl söylemesi gerektiğini bilmemesi... çünkü her kelime, bu sevda kadar ağır bir yükün habercisidir.

10 Aralık 2010 Cuma

Bir Parça Kırgınlık

Şimdi gidiyorsun
Ayrılık vaktinde,
Sessiz gecelerin birinde
Bu solgun yüzüm,
Bu sessiz, bu kederli bakışlar
İzini taşıyor hasretin

Şimdi, gidiyorsun ya
Elimden kayıp gidiyor dünyam sevgili
Ellerin gibi
Gözlerin gibi
Sen gibi...

İşte gidiyorsun
Durdurak bilmeyen
Mısraları taşıyorum gönlümde
Satırlar çoğalıyor, kelimeler taşıyor
Gözyaşlarımı saklıyorum yüreğimde
Ve gözyaşlarımın buğusu
Perdeliyor maviyi yeşili…
Siyah beyaz bir filmi yaşıyorum
Satırların sessiz sedasız terkedişinde

İşte, gidiyorsun ya
Elimden kayıp gidiyor dünyam sevgili
Ellerin gibi
Gözlerin gibi
Sen gibi…

Yine gidiyorsun
Islak bir geceden kalan ne varsa
Alıyorsun yanına
Ve çekip gidiyorsun..
Bir çiçek düşün sevgili
Parça parça koparılan..
Benden her parçamı alıp gidiyorsun
Terk edişler gibi düşün sevgili
Acı acı, ağır ağır..
Gidişler gibi düşün..
Hani diyelim ki
Zor değil gidişin
Farzet ki koymaz bu adama
Ve desem ki gitsen sadece
Ama değil sevgilim
Yine, gidiyorsun ya
Elimden kayıp gidiyor dünyam
Yine sen gibi
Yani seni sevmek gibi